Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 84. yıl dönümü dolayısı ile Atatürk Kültür Merkezi’nde anma programı düzenlendi. Programa, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Korgeneral Kemal Yeni, İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bedriye Tunsçiper’in yanı sıra, kamu kurum amirleri, il protokolü ve siyasi parti temsilcileri katıldı.
İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Bedriye Tunçsiper programın açılış konuşmasını yaptı. Tunçsiper konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Bugün 10 Kasım Cumhuriyetimizin kurucusu, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 84. yıl dönümünde onu anmak üzere buradayız. Aradan geçen yıllara rağmen gözlerimizde bir damla yaş, yüreklerimizde sessiz hıçkırıklar ile yine Atamızın huzurundayız.
İstiklal mücadelemizin kahramanının vatanımız üstündeki yiğit sesi, o gün olduğu gibi bugün de ülkemizin iç ve dış güvenliğinde görev alan güvenlik güçlerimizin, milletimizin dimağındadır. ‘Mustafa Kemal’ adı, gönüllerimizde dalgalanan bir bayrak, damarlarımıza vuran bir nabız, içimizde açan taze bir tomurcuk, bir doğup bir daha batmayan güneştir.
Bir milletin hayatı tehlike olmadıktan sonra savışın bir cinayet olduğunu belirten Mustafa Kemal, savaşı, ‘milletlerin bütün varlıklarıyla, bilim ve teknik alanındaki seviyeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısacası bütün maddi ve manevi güç ve nitelikleriyle ve her türlü vasıtalarıyla çarpıştığı bir sınav alanıdır’ şeklinde tanımlamaktadır.
Eğitime, bilime, araştırmaya, sanata olan ihtiyacı her fırsatta ifade eden Mustafa Kemal, hayatı boyunca göstermiş olduğu tüm başarılarını okumaya verdiği önem neticesinde kazandığını belirtmektedir. Atatürk, çalışmaya, araştırmaya, okumaya, tarihe çok önem vermiş, ‘Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde güç bulacağını’ belirterek milletini okumaya davet etmiştir. Her fırsatta gençliğe seslenen büyük liderin ‘Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizlerindir! Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.’ sözü bir vasiyet niteliğindedir.
Mustafa Kemal Atatürk Türk devletinin ulaşması gerektiği aşamayı, 20. yüzyılın başlarında şaşmaz bir sezgiyle görerek yaşamda en gerçek yol göstericinin bilim ve teknoloji olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca gerçek kurtuluşun ekonomik bağımsızlıktan, ülkenin her bakımdan kalkındırılıp güçlendirilmesinden geçtiğini belirtmiş, batı uygarlığının biliminden, teknolojisinden yararlanarak, bunları özümseyerek çağdaş uygarlık düzeyine çıkıp, bu düzeyi de aşmayı milletinin önüne amaç olarak koymuştur. Atamız bu amacı daha somut olarak ‘Büyük davamız, en medeni en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir’ şeklinde ifade etmiş ve refah toplumu olmayı hedef göstermiştir. Gerçekten de 1920 ile 1938 yılları arasında sağlanan gelişme ve değişmeler, hem milletin birbiriyle kucaklaşması hem de çağ ile yarışmak düşüncesiyle temellendirilmiştir. Uygulanması da milletin çağdaşlaşmaya katılması ve ona katkıda bulunması şeklinde olmuştur.
Atatürk’ün, Türk milletini büyük bir atılıma hazırladığı ve yönlendirdiği yüzyılda Avrupa ve Asya’nın pek çok ülkesinde, totaliter rejimler veya diktatörlükler bulunuyordu. Böyle bir dünyada Atatürk, yabancı bir gazetecinin sorusuna ‘Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim’ diye cevap vermiştir.
Aynı çağda yaşayan gerek kendi milletleri gerekse dünya için endişe ve korku kaynağı olan liderler, bugün ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur. Atatürk ise, sevgi ve saygı uyandırarak, Türk milletini, çağ ile tanıştırmaya gayret edip varlığını teminat altına almaya yöneltmiştir. ‘Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak’ hedefi ise çağın akışına yön verme düşüncesinin bir göstergesidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir konuşmasında şöyle demişti: ‘Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği amaca, bizim yüksek idealimize, durmadan yorulmadan yürüyecektir.’
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Gençliği yetiştiriniz,’ demişti. ‘Onlara bilim ve kültürün olumlu fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.’
İşte biz, geleceğin aydınlığını gençlerle birlikte inşa ediyoruz.
Bizler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anarken, özlem ve hasretimizden ziyade, Atatürk ve silah arkadaşlarına, şehit ve gazilerimize olan borcumuzun bilinciyle bunu yapıyoruz. 10 Kasım bizim için bu yönüyle bu bilincin tazelendiği bir gün olma özelliğindedir.
Türk ulusunun en asli görevi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu şanlı mirasını yaşatmak ve yüceltmektir. Bağımsızlığımızın mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 84.seneidevriyesinde büyük bir saygı ve minnetle yâd ediyor, milletimizin bekası uğruna canlarını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.”
Programda İzmir Demokrasi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü tarafından hazırlanan, ‘Atatürk ve 10 Kasım’ adlı belgesel gösterimi duygu dolu anlara sahne oldu. İzmir Demokrasi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün “Atatürk’ü Anarken Tarihten Günümüz Olaylarına Bakış” adlı konferansta konuşmacı olarak yer aldığı program, İzmir Demokrasi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Çok Sesli Korosunun dinletisi, Hanri Benazus’un “Atatürk Aramızda” adlı fotoğraf sergisi ve “Atatürk Anma Pulları Sergisi”nin açılışı ile sona erdi.